Topçam İzcilik ve Spor Kulübü

Topçam İzcilik ve Spor Kulübü Temel İzcilik Bilgileri

Osmanlıdan Günümüze İzciliğin Gelişimi ve Türk Eğitim Tarihindeki Yeri




Ankara Üniversitesi Egitim Bilimleri Fakültesi Dergisi, yıl: 2003, cilt: 36, sayı: 1-2
Ankara University, Journal of Faculty of Educational Sciences, year: 2003, volume: 36, issue: 1-2







OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE IZCILIUIN GELIÇIMI VE TÜRK EUITIM TARIHINDEKI YERI


Yrd. Doç. Dr. Ismail GÜVEN
Ankara Üniversitesi, Egitim Bilimleri Fakültesi


ÖZET
Bu çalışmada Izciligin Türk Egitim tarihindeki yeri analiz edilmiştir. Bu amaçla, önce kavramsal çözümleme yapılmış, izcilige ilişkin olarak genel bir görüş verilmeye çalışılmış, izcilik kavramı, dünyadaki gelişimi ve kazandıgı anlam ele alınmıştır. Daha sonra, Osmanlı Devleti döneminde, izcilige ilişkin ilk atılımların neler oldugu, hangi amaçlarla kimler tarafından başlatıldıgı incelenmiş, Cumhuriyet Dönemine nasıl bir miras bırakıldıgı belirlenmiştir. Cumhuriyet Devrindeki çalışmalar da tarihsel gelişim evreleri göz önünde tutularak bugünkü anlamda modern izciligin gelişim aşamaları çözümlenmiştir.
ABSTRACT
The development of Boy Scout movement and the place of Boy Scouts in history of Turkish education were analyzed. Firstly, a conceptual analysis was carried out, a general scope was presented and the scouting and its development in the world was studied. The beginning of scouting in Ottoman State and its aims, pioneers and its inheritance to Republican Period were examined. The developmental stages of scouting in Republican Period were determined in the light of the stages of modern scouting of the World.
Keywords: history of education, boy scout, scouting, education




Izciligin Doguşu ve Anlamı Giriş
Ilkokul günlerimizde geçirdigimiz ilk izcilik yaşantıları aklımıza ve izciligin herkesçe bilinen parolası getirmektedir “Daima Hazır!”. Dünyada ve ülkemizde yaklaşık 90 yıllık geçmişi olan bu kurumun günümüzde hedefledigi yere ulaşıp ulaşmadıgı tartışmalıdır. Izcilik tarihi aslında egitim tarihimizin ayrılmaz bir parçasıdır. Batıda ve özellikle Avrupa’da izcilikle ilgili yayımlanmış ilk eserler, başta Osmanlı Devleti olmak üzere, Türk toplumunda üzerinden çok uzun zaman geçmeden Türkçe’ye çevrilmiş ve egitim tarihimize kazandırılmış ve Türkiye’ye özgü izcilik çalışmalarını ele alan eşdeger yayınlar ortaya çıkmıştır. Ancak bu çalışmaların belli okulların ve belli kurumların el kitapçıklarında yogunlaşması izciligin tarihini yazmayı da güçleştiriyor.Türk egitim tarihi çalışmaları içinde çok fazla yer


verilmeyen izcilik çalışmalarının Cumhuriyetimizin ilk dönemlerinden bu yana, ülkenin genç nüfusunu bir arada tutma ve aynı hedefe yönelmede büyük etkisi olmuştur. Unutulmamalı ki, hepimiz tarihin ürünüyüz, tarihimizi bilmeden bugünümüzü tam anlamıyla anlamamız olası degildir. Bu nedenle anılarımızı ve bellegimizi mutlaka yenilemeliyiz. Çünkü gelecegi görebilmek için yaptıgımız işin tarihini bilmemiz çok önemlidir. Bir birey için hafıza ne ise, ulus için de “tarih” odur. Bu nedenle izciligin gelecegini daha iyi bir noktaya ulaştırabilmek için tarihsel gelişiminin belirlenmesi ve kavramsal çözümlemesinin yapılmasına gereksinim bulunmaktadır.
Izcilik Nedir?
Izcilik; gönüllü, uluslararası, üniformalı, çeşitli yaş gruplarındaki gençlerin zihinsel, fiziksel, ruhsal, sosyal, duygusal ve karakter gelişimine katkıda bulunan bir gençlik etkinligidir. Izcilik,





milliyet, ırk, din ve dil ayrımı olmaksızın herkese açık, gönüllü, politik olmayan egitimsel bir gençlik hareketidir. Izcilik, çocuk ve gençleri mevcut özellikleri ile bir bütün olarak ele alan, ruh ve beden saglıklarını geliştiren, onların boş zamanlarını bir program çerçevesinde degerlendirilmesini saglayan bir egitim aracıdır. Bu özellikleri ile izcilik, uygulamalı bilgi ve beceri kazandıran egitim niteligi taşır. Bu nedenle de izcilik tüm dünyada ögretimi destekleyen bir etkinlik olarak degerlendirilmiş ve okullara baglı olarak izcilik organizasyonları kurulmuştur. Izcilik, çocuk ve gencin grup içinde ve bizzat dogada egitilmesiyle karakter, beceri, saglık, dayanıklılık, cesaret gibi konularda daha iyi ve daha çabuk egitilebilecekleri            düşüncesinden dogmuştur. Kişinin egitimi, bedenen ve düşünsel oldugu kadar ahlaken de büyük önem taşır. Bu nedenle de izcilik ahlak egitiminde etkili bir etkinlik olarak kabul görmektedir. Izcilik iyi yurttaş ve ulusa yararı da hedefleyerek evrensel bir boyuta ulaşmaktadır (Izcinin El Kitabı Internet Kaynakları).
Dünya Izciliginin Kısa Tarihçesi
Izcilik çalışmaları ilk kez Ingiltere'de başlamıştır. Izcilik düşüncesini ortaya atan kişi Gillwell Lord'u Baden Powel'dir. Izciler onu kısaca BP olarak isimlendirmektedirler. BP izcilik düşüncesine nasıl sahip oldugunu "Erkek Çocuklar Için Izcilik" adlı kitabında izcilige başlamasını şöyle anlatmaktadır “Ingiltere sahillerinde dört kardeşimle birlikte bir deniz izcisi olarak dolaştıgım günler, çocukluk yıllarımın en güzel anılarıdır. Gerçi bizler gerçek bir deniz izcisi degildik, çünkü o zaman deniz izciligi denilen birşey yoktu. Ama bizim bir yelkenlimiz vardı; her mevsim ve havada bu yelkenlide yaşar ve onunla denizlerde dolaşırdık ve çok da eglenirdik. Bu yaşantının zevkini çıkardıgımız gibi zorluklarına da katlanırdık. Sonra ögrenciyken boş zamanlarımda, ormanlarda tavşan yakalayarak ve onları pişirerek, kuşları gözlemleyerek ya da hayvanların ayak izlerini takip ederek hayali izcilik yapardım. Daha sonraları asker olunca Hindistan ve Afrika ormanlarında yaptıgım avcılık ve Kanada'nın orman köylerinde geçirdigim yaşam, benim için çok zor ama bir o kadar da zevkli olmuştur. Daha sonra Güney Afrika’daki çatışmalarda tam bir izci gibi yaşamak fırsatını buldum. Evet bu yaşantı bana o denli zevk vermişti ki "bunu neden ülkemin gençleri de tatmasın diye düşündüm".


Görüldügü gibi izcilik zevkli bir yaşantı içinde olmak ve bunu başkalarının da yaşamasını düşünmektir. BP bu düşüncelerini kaleme alarak zevkli ve macera dolu yaşantıya diger gençlerin nasıl katılabilecegini sistemleştirmeye çalıştı. Ilk kamp denemesini 1907'de Brownea adasında aristokrat ve kenar mahalle çocuklarından oluşturdugu 24 kişi ile yaptı. "Başarılı oldugunu görünce 1908 yılında "Erkek Çocuklar Için Izcilik" adlı kitabını yayımladı. Kitap kısa zamanda tükenince, yeni baskıları yapıldı ve pek çok ülkede milyonlarca sattı. Kitabın yayınlanmasından iki yıl sonra Ingiltere'de izci sayısının on bine ulaştıgı belirtilmektedir. Bu BP’ın koydugu sistemin gençler tarafından kolay kabul edildiginin belki de ilk kanıtıdır. BP, 1910 yılında kız kardeşi yardımı ile ilk kız izcilik çalışmasını da başlatır ve aynı yıl Deniz Izcilik Teşkilatını da kurar. Sistemin hızla yayılmaya başlamasına baglı olarak küçük çocukların velileri ondan küçükler için de izcilik çalışması başlatılmasını isterler. Bunun sonucu olarak 1913 yılında Küçük Izcilik çalışması başlamış olur. 1917 yılında da daha büyükler için ergin izcilik çalışması da bu çalışmalara eklenir. Tüm dünyada hızla yayılan izciligin dünya barışına katkısını saglamak için 1920 yılında ilk uluslararası izci kampı Jamboree yapılır. Izcilik artık uluslararası bir gençlik teşkilatı olmuştur. Dünya izcilik teşkilatı kurulur ve BP başkanlıgına getirilir. 1941 yılında da hava izciligi başlar (GSM 1974 ve Izcilik El Kitabı).
Izci sözcügü izci, iz süren, iz kovalayarak aradıgını bulabilen kimse anlamına gelir. Geçmiş yüzyıllarda askerlikte ve avda iz takip etmek, iz sürmek bir meslek olarak kabul edilirdi. Günümüzde ise, halk arasında ve askerlikte izci ve izcilikten söz edilir ve yararlanılır. Kelime olarak çok dar bir anlamı bulunan, izci ve izcilik sözcügü (Pathfinder, Boyscout) Ingitere’de dogmuş, dünyaya yayılmıştır.Ilk ortaya çıkışı askeri amaçlıdır.Yüzyılın başlangıcında, Ingiltere ile Afrikada’ki sömürgeleri arasındaki savaşlarda Ingilizler çok zor durumlarda kalmışlardır. O zaman genç bir asker olan Baden Powel, bu savaşta yer alıyordu. Ingiliz askerleri iyi savaşıyorlar fakat geceleri hiçbir şey yapamıyorlardı, agaç yapraklarının hışırtılarından korkuyorlar, gece takiplerinde gündüz oldugu gibi hareket edemeyerek yollarını şaşırıyorlar en küçük engellere takılıyorlardı. Powell, ileride bu tür koşullara alışık, küçük yaştan itibaren dogayla içiçe olan bir teşkilat kurmayı planlamış ve aynı





zamanda kız-erkek bütün gençlere dürüstlük ve irade sahibi olmak için gerekli ilkeleri vermenin yardımcı olacagını düşünerek ordudan emekli olduktan sonra kendini izcilige adamıştır.Temel ilkeleri, 1920 yılında Londra Olimpiyatları nedeniyle yapılan izci toplantısında belirlenmiştir. Baden Powell burada Dünya Baş Izcisi olarak seçilmiştir ve Izcilik çalışması uluslararası nitelik kazanmıştır (GSB:1974). Bu yayılmalardan, Tanzimat Dönemi ile askeri alanda başlayan yenilikleri almakta tereddüt etmeyen Osmanlı Devlet adamları da etkilenmiş, özellikle yurt dışına egitim için gönderilen kişiler, yurda döndüklerinde Avrupa’daki yenilikleri Osmanlı toplumuna da getirmişlerdir (Güven, 2001). Izcilik de böyle bir etkinin sonucunda Osmanlı Devletine girmiştir.
Osmanlı Döneminde Izcilik:
Osmanlı Devletinde Izcilik çalışmaları II. Meşrutiyet Dönemine rastlar. II. Meşrutiyet dönemi egitim-ögretim alanındaki gelişmelerin yanısıra, Batılı kurumların da Osmanlı toplumuna girmesinde önemli rol oynamıştır. Batıda ortaya çıkmış olan “Keşşaflık”(Izcilik) daha sonra Osmanlı toplumuna da ulaşmıştır. Osmanlı döneminde izcilik konusu ele alınırken Beden Egitimi ve Spor etkinliklerinin üzerinde önemle durulmalıdır. Beden egitimi, okul içinde ve dışında, gençligin spor gereksinimlerini karşılaması beklenen bir alan olmasına karşılık, devletin beden egitimiyle ilgisi yalnız askerlik alanıyla baglantılı olarak ele alınmıştır. Bütün bu çabalar içinde, beden egitimi dersi dendiginde Galatasaray Lisesinin yerini önemle vurgulamak gereklidir. Ders çizelgelerinde, hazırlık sınıflarından itibaren beden egitim ve spor dersleri konmuştur. II. Meşrutiyet döneminde, okullara beden egitimi dersinin girebilmesi için çabalar gösterilmiş beden egitimi dersleri ve paralel olarak izcilik etkinlikleri 1910’da (Sultani) Liselerin 1911 ise Idadilerin programına girmiştir. Bu nedenle beden egitimi alanındaki gelişmelerin getirdigi yenilikler arasında Izcilik de vardır. 1910 yılının sonlarına dogru “Sayi ve Terakki” Mecmuası, Lozan’da bulunan Ragıp Nurettin’in izcilik hakkındaki yazılarını ilk olarak basmaya başlamış, izciligi Osmanlı toplumuna tanıtmaya çalışmıştır (Pura, 1935).
Izcilige o zamanki adıyla “Keşşaflık” adı verilmekteydi. Keşşaflık girişimi ilk aşamada bir çok ailenin şikayetine yol açmıştır. Büyük ölçüde özel elbiselerle haftada bir-iki kez kentin sokaklarında boru ya da trampet çalarak gezmek


olarak algılanmıştır (Toprak, 1998:13). Beden egitiminin bu şekli, ilkin Edirne Ögretmen Okulu ile      Galatasaray ve Istanbul Liselerinde uygulanmıştır. Edirne’de Ittihat Mektebi Müdürü olan Nafi Atuf Kansu, Manastır’da Ögretmen Okulu Müdürü Ethem Nejat’ın ve Istanbul’da Ahmet ve Abdurahman Robenson kardeşlerin çabalarının bu gelişmelerdeki rolü önemlidir. Gerek Galatasaray gerekse diger okullarda yapılan izcilik çalışmaları, Baden Powell’in kurdugu yapıyı örnek almışlardır. Kuruluşunun üçüncü senesinde Robenson kardeşlerin çabasıyla Istanbul’da oymaklar oluşturulmuştur. Üsküdar Sultanileri, Vefa, Kadıköy ve Nişantaşı idadilerinde de benzer kurumlar kurulmuştur. Bu arada bir kız izcilik örgütü de Haydarpaşa Ittihat Mektebinde oluşturulmuştur. Bütün ilkeleri belirlenen izcilik ilk olarak 1912 yılında yapılan küçük bir gezi çalışmasıyla halka duyurulmuş oldukça da ilgi çekmiştir. Fakat bu gelişmeler, Balkan Savaşı nedeniyle yayılamamıştır. Bu çalışmalarda Ittihat ve Terakki Cemiyetinin etkisi de büyüktür. Ittihat ve Terakki Cemiyeti, ülke gençliginin daha iyi yetiştirilmesi için Avrupa Okulları içinde uygulanan sistemi tanıtması ve uygulaması için Partfitt’i çagırmıştır. Ilk çalışmaların askeri alanda olması oldukça ilginçtir. 9 Nisan 1914’de “Izci Büyük Ortası” kurulabilmiştir ve Enver Paşa Baş Izci seçilmiş, Partfitt ise vekil olmuştur. Orta koldaşlıklarına Doktor Nazım, Eyüp Sabri (Toprak) ve Burdur Milletvekili, Atıf, Trabzon Milletvekili Resuhi ve Ziya Beyler seçilmiştir (Pura, 1939:12).
Parttiff, çalışmalarına ögretmen okulunda başlamış, ilk izcilerin yetiştirilmesinde önceligi ögretmenlere vermiş, ögretmen okulundan seçilen ögrencilere yani genç ve yeni oymak beylerine, mors, semafor, topografya gibi izcilige ilişkin yararlı bilgileri ve türlü izci oyunlarını ögretmiştir. Izcilerin kısa pantolon giymeleri öncelere tutucu kesimlerce tepkiyle karşılanmış ancak Darülfünun Emini (Rektör) nin izciligi desteklemek amacıyla izci kıyafetini giyip kısa pantolonla dolaşması bu tepkileri azaltmada rol oynamıştır. Aynı dönemde 12 Mayıs 1914’de izcilerin “Altın Ordusu”nun geçit töreni yapmaları öngörülmüştür. Oymakların Tümüne Altın Ordu adı verilirdi. Mahalli ortalar izcilerine kuramsal ve uygulamalı dersler için bir yer ayrılırdı ve her ay başında mahalli ortalar önceki ayın etkinliklerini bir raporla bildirirlerdi. Beyaz tenis şapkası giyen bu gruplar, kimi çevrelerce Müslüman çocukların Ingilizler tarafından Hıristiyanlaştırılması olarak algılanmış-





lardır. Bu tür yargıları kırmak için Ittihatçılar gazetelerde karşı propagandalara da giriştiler (Toprak, 1998:15).
Ittihat ve Terakki Cemiyeti’nin ülkenin özellikle askeri yapısını güçlendirecek böyle bir hareketi desteklemesi oldukça önemlidir. Izcilik çalışmaları için somut çalışmalar yapılmaya devam edilmiş, tanıtım çalışmalarının yanısıra 1914 Haziran ayında Maltepe’de bir kamp kurulmuştur.
22 Mayıs 1913’de izcilik kurulu toplanmış 35 maddelik bir yönetmelik (Bak: M. Rahmi) hazırlanmış ve izciligin işleyiş kuralları belirlenmiştir (Aşir, 1939). Bu kitapçıkta (Keşşaf/Boyscout) keşşaf rütbelerine de yer verilmiştir. Baş keşşaf, baş keşşaf zabiti, mıntıka keşşaf zabiti, keşşaf takım reisi, keşşaf takım başı, kurt keşşaf, ehliyetli keşşaf, birinci sınıf keşşaf, ikinci sınıf keşşaf ve müptedi keşşaf gibi terimler keşşaflık için kullanılan rütbe karşılıklarıdır (Toprak, 1998:13).
Birinci Dünya savaşının çıkması nedeniyle, yabancı uzman ülkesine geri dönmüş, savaş yılları içinde Almanya’dan Albay Fon Hop getirilmiştir. Izcilik böylece bir kurumsal yapıya dönüştürülmeye çalışılmıştır. Bu uzman da Izcilik kuruluşlarını (Osmanlı Güç, Gücü ve Genç Dernekleri) adıyla yenileştirmek yolunu benimsemiştir. 1909 yılından itibaren bazı okullarda belirtileri görülen izcilik, önce Osmanlı Gücü dernekleri sonra Osmanlı Genç dernekleri adı ile özellikle Balkan Savaşlarının etkisi ile canlanma göstermiştir (Akyüz, 2001:268). Osmanlı Gücü Derneklerinin yönetmeliginin beşinci maddesinde; Osmanlı güç derneklerinin hazırlık şubesini oluşturan izcilik derneklerine 12- 17’ye kadar olan, asil genç derneklerine ise 17’den yukarı olan Osmanlılar kabul olunur denilerek, bu kurumun yukarıda belirtildigi gibi askeri yönünün vurgulandıgı kendiliginden ortaya çıkmıştır. Bu atılım, savaş sonunda ülkenin genel durumu dikkate alındıgında yine durgunluga ugramış, fakat okullarda yaşamaya devam edebilen izci oymakları izciligin Cumhuriyet dönemine aktarılmasına yardımcı olmuştur (Ayas, 1948:551). 1916 yılında yine M.Rahmi tarafından ilk kez batıdan çevirisiyle Baden Pavel’ın Izcilik kitabı Izci Rehberi olarak Osmanlıca basılmıştır daha sonra Latin Harfleri ile de baskısı yapılmıştır. Aynı kitaptan yararlanarak, Galatasaray Izcileri Oymakbeyi Izci Ahmet 1930 yılında Türk Izci Teşkilatı başlıklı kitap Türkçe yayımlanmıştır. Bu iki kitap arasında büyük paralellikler bulunmaktadır (Karşılaştırmalar için Bak:Izci Ahmet, 1930 ve M.Rahmi Izci Rehberi).


Daha sonra Fuat Pura 1939 yılında “Bizde ve Dünyada Izcilik” adlı kitabı yayımlamıştır.
Izcilik egitimin verilmesinde askeri ve yurt savunmasına yönelik ilkelerin önemli rol oynadıgı görülür. Bu çalışmalar yalnız Istanbul ile sınırlı kalmamış diger bölgelerde de benzer etkinlerin yapıldıgı görülmüştür. Bu kişisel çabaların öncülerinden biri de Kazım Karabekir’dir. Izcilik çalışmalarının ilk kez askeri egitim adı altında yapılması, Kazım Karabekir’in “Çocuklar Ordusu Teşkilatı” çalışmalarıyla özdeşleştirilmiştir. Kazım Karabekir, 1914 yılında Harbiye Nezareti (Savunma Bakanlıgı)’ne baglı “Osmanlı Güç Dernekleri Nizamnamesi” nde ordu ve kolordu komutanlarına verilen yetkiye dayanarak, bölgesi içine giren askeri ve resmi okullarından oluşan “Çocuklar Ordusu” adı verilen bir kurum kurmuştur. Bu kurumun işleyişine bakıldıgında Osmanlı Devletindeki çocuk ve gençlik örgütlerinin ve izcilik kurumunun kuruluşuyla aynı tarihlere denk düştügü görülür. Haziran 1913’de kurulan Türk Gücü Cemiyeti ile o zamanki deyimiyle keşşaflık yani bugünkü “izcilik” çalışmaları başlamıştır (Balcıoglu, 1992:98).
Ama bu çalışmalar tam olarak anlatılamadıgı ve kavranamadıgı için Ittihatçıların müdahalesine de yol açmıştır (Toprak, 1998:16). Savunma Bakanlıgı ve Ittihatçılardan yakın destek gören bu kurumun gelişimine yukarıda deginilmişti. Işte Kazım Karabekir’in Dogu Anadolu’da kurmuş oldugu “Çocuklar Ordusu” teşkilatı bu izcilik çalışmalarının uzantısı olarak ortaya çıkmıştır. Kazım Karabekir, Osmanlı Güç Dernekleri Nizamnamesi’nde ordu ve kolordu komutanlarına tanınan yetki ile bu işe başlamıştır. Burada dikkati çeken nokta, kurulan bu kurumun milli birlik ve beraberligi güçlendirme amacını gütmesi, oluşumunu askeri kuruluş sisteminden alması, alay şeklinde kurumsallaştırılmasıdır (Köstüklü; 2001:229). Tıpkı izcilikte oldugu gibi belli bir üniforma ve kendilerine özgü bayraklarının oldugu belirtilen bu kurumların komutanları da bulundukları yerlerdeki askere alma dairelerinin komutanlarıydı. Burada da askeri bilgilerin verdiligi, çeşitli dayanıklılık çalışmaların yapıldıgı bilinmektedir. Bütün bu çalışmalar daha sonra yani Cumhuriyetin kurulmasından sonra diger illere de yayılacaktır. Kazım Karabekir’in bu çalışmaları lise ve ögretmen okulları gibi üst kurumları da etkilemiş, Cumhuriyetin ilanından sonra kurulan okullarda izcilik bir kol etkinligi şeklinde yerini almıştır.





I. Dünya Savaşı sırasında Von Hoff’un başlattıgı bu çalışmaların ve kurdugu teşkilatın başında bir askeri heyetin bulunması, ülkenin her tarafında çocukları küçük yaşta asker yapacakları izlenimini uyandırdı ve Anadolu’nun çeşitli yerlerinde subayların oluşturdugu kurum askeri egitime dönüştü ve askeri boyutu kendi kendine kayboldu. Mondros Mütarekesinden sonra bazı okullardaki müdür ve ögretmenlerin destegi ile, durumları iyi olan ailelerin çocuklarından izci kıyafeti giyinmiş gruplar oluşturuldu. Bu gençler törenlerde ulusun hoşuna gidecek bir görünüm sergilemesine ragmen izciligi kuralları ile tam olarak yaptırdıkları da söylenemez (Akyüz, 2001:269). Özellikle Mondros Mütarekesi yıllarında Izcilik Osmanlı’daki çeşitli grupların gövde gösterisi yapmalarına ortam oluşturmuştur. Milli mücadelenin hemen sonrasında bu tür gösteriler engellenmiş ve Türk izciligi canlanmıştır.
Işgal yıllarında izcilik Istanbul’da ulusal kimligin bir parçasını oluşturmuştur. Istanbul’da işgal güçleri dahil her tür toplulugunun ya da cemaatin bir izci örgütü vardı. Genç Hıristiyanlar Dernegi (YMCA) kayıtlarına göre kentte 8 ayrı tür izci örgütü bulunmaktaydı. Her örgüt kendi programını uygulamakla birlikte tümünün üye oldugu uluslararası Izci konseyi vardı. Her ulusal izci örgütü bu teşkilatta üç üye ile temsil ediliyordu. Bu örgütün amacı izcilige hizmet etmek ve ulusal grupları yarınlaştırmaktı. Örgüt bu konuda başarı gösterememiştir. Istanbul’daki azınlık okulları izcilik çalışmalarına öncülük etmişlerdir. Örnegin Robert Kolejde Amerikan Izci örgütü Amerika’daki örgüte baglı olarak etkinlik gösteriyordu. 13-16 yaşları arasında 46 üyesi vardı. Üyelik ödentisi olarak 5 kuruş ödeniyordu. Her grup Çarşamba günleri toplanıyor çeşitli etkinlikler yapıp egitim görüyordu. Beyoglu’nda bulunan Ingiliz izci örgütü ise iki gruptan oluşuyordu. Bunlar Birinci Istanbul Ingiliz Izci Oymagı (The 1st Constantinople Troop of British Boy Scouts) ve Birinci Istanbul Uluslararası Izci Oymagı (The 1st Constantinople Troop of International Boy Scouts) idi.Bu izci örgütü dogal olarak Ingiliz mevzuatını uyguluyordu. Londra’da British National Headquarters diye bilinen merkeze kayıtlıydı.
Her örgüt yedi kişilik üç “patrol” (devriye) içermekte toplam 42 kişiden oluşmaktaydı. Her izci giriş ücreti olarak 1 lira ve her hafta 5 kuruş aidat ödüyordu. Yaş grubu12-18 arasında degişiyordu. Izci oyunları, kamp kurma, yüzme, uzun yürüyüş temel etkinlikleriydi ama Ingiltere mevzuatını


uyguladıkları için zorluklar çekiyorlardı, çünkü Türkiye’deki dogal hayat Ingiltere’den çok farklıydı. Yine Italyanlar tarafından Corpo Nazionale Grovani Exploratori Italiani, ne Istanbul’daki başka bir izci grubu olarak ortaya çıkarılmıştı.1 Temmuz 1920’de kurulmuştu ve Merkezleri Italyan Mektebiydi. Buradaki sınıfları ve spor salonunu kullanıyorlardı. Örgüt Roma’daki ulusal merkeze baglıydı. Italyan Harp Dairesiyle organik ilişkileri olmasa da bu daireden yardım aldıkları bilinmektedir. Italyan izciler, iki yıllık askerlik hizmeti yerine altı ay asker oluyorlardı. Bu grup da her biri 4 oymaktan oluşan 12 patrola baglıydılar.
Amerikalıların Wolf Clubs dedigi, ülkemizde de sonraları Yavrukurt diye bilinen küçük grupları da vardı. Bunların yaşları 8 – 12 arasında degişiyordu. Italyan izci örgütü 147 üyeden oluşuyordu. Bunlar arasında deniz izcileri de bulunuyordu. Hafta iki kez toplanıyorlardı. Örgüt yerel konularda zayıf olmakla birlikte giyimleri ve etkinlikleriyle Istanbul’un en gözde izci örgütüydü. Musevi’lerde bu dönemde kendilerine özgü izci kurumları oluşturmuşlardır. Istanbul ve çevresinde
9 Musevi izci örgütü vardı. Her örgüt 5 kişiden oluşuyordu. Her grubun başında bir Scout Master, bir Asistan scout master, altı Chief Patrol leader ve altı Altı Patrol leader bulunmaktaydı. Musevi izci örgütü ünlü Maccabees’nin bir uzantısıydı. Chief Scout Master, Maccabees tarafından seçiliyordu. Musevi izci örgütünün ayrı bir el kitabı yoktu. Chief Scout Master programı yazıyor, diger tüm izcilik kitaplarından yararlanarak bilgileri Musevi izci örgütüne uyarlıyordu. Musevi izci örgütü de kentin seçkin izci örgütlerinden biriydi.
Rus izci örgütü de YMCA (Genç Hıristiyanlar Cemiyeti) tarafından başlatılmıştı. Kırım’dan Istanbul’a kaçan Rus mültecilerinin çocuklarından oluşan bu kuruluş, Rus Izci Komisyoneri Miralay Panticoff’un başkanlıgında yedi birimden oluşuyordu. Ikisi Genç Hıristiyanlar Cemiyeti içinde, ikisi Heybeliada’da biri Rus Mektebi’nde, biri Rus Lisesi’nde digeri de Büyükdere’deydi. Toplam 140 izci bu birimlerde etkinlik gösteriyordu. 8-12 yaş grubunu kapsayan yavrukurt örgütünde toplam 90 çocuk bulunuyordu (Toprak, 1998:14-15). Bu kurumların kuruluş amaçlarına bakıldıgında bugünkü anlamda saf izci kuruluşu olmaktan çok, Osmanlı içindeki azınlıkları bir arada tutma amacı taşıdıgı görülür. Bu kurumlar yabancı ve misyonerlerin üyelerini kendilerine telkinle baglayacakları şekilde düzenlenmişlerdir. Yabancı





okullar buna öncülük etmişlerdir. Izci teşkilatlarına Hıristiyan ve Müslüman gençleri de kabul etmişlerdir. Özellikle yabancı okullarda okuyan çocukların izcilik teşkilatına katılması zorunluydu (Haydaroglu, 1990:195).
Balkan Savaşı sonrasında izciligin önemi devlet adamlarında anlaşılınca 1914’de Izci Ocagı Tüzügü yayımlanmıştır. Bu tüzük aslında oluşturulması açısından o günkü milliyetçilik duygularıyla uyum içindedir. Izciler yeteneklerine göre, Adsız, Çeri, Tekin, Alp ve Tarhan olmak üzere 5 kademeye ayrılmıştı. Adsız bir ay içinde izcilikle ilgili bilgileri ögrendikten sonra sınavı verirse Çeri sınıfına geçebilecekti. Adsız olmak için izcilik töresini ezbere bilmek ve anlamını açıklayabilmek geriyordu. Ant içip Çeri olana Ocak’ta ad ve izcilik işareti olan ongun verilirdi. Çeri ikinci bir sınavla ancak tekin sınıfına yükselebilirdi. Tekin özel bir beceri kazandıktan sonra bu becerisi için bir gedik alıp Alp sınıfına geçebiliyordu. Beş hünerden geçen Alp’e Tarhan adı ve ellerine Tarhan beratı verilirdi (Toprak, 1998:16).
1914 yılında yayımlanan kitapta Izcilik Töresi
şu şekilde ifade edilmiştir;
1-   Izcinin sözü sözdür. Izci namus ve şerefini her şeyin ve hatta hayatının üstünde tutar
2-   Izci itaatlidir. Çünkü ülkenin güvenliginin ruhu için bunun gerekliligini bilir.
3-   Izci girişkendir.
4-   Izci bütün işlerde sorumlulugu almaktan kaçınmaz.
5-   Izci herkese karşı yasal davranır.
6-   Izci diger izcileri gerçek kardeş bilir.
7-   Izci mert, cesur ve daima zayıfları korumaya hazırdır.
8-   Izci her gün bir iyilik yapar.
9-   Izci hayvanları sever ve onlara kötü davrandırmaz.
10- Izci hep şen ve umutludur.
11- Izci başkalarının haklarına karşı saygılıdır. 12- Izci onurlu ve şereflidir.
Aynı yıl kabul edilen Izci Ocagı Iç Tüzügünde izci andı ise şöyledir: “ Tanrıya ibadet ve hakana itaat edecegime, daima vicdanlı, vazifesini tanır, kanuna hürmet eder, yigit bir adam olarak hareket


eyleyecegime, vatanımı sevip sulp ve harp zamanlarında fedakarlıkla hizmet yapacagıma ve izci töresine baş egecegime söz veririm” Yıllar geçtikçe bu ant özde aynı kalarak bazı degişikliklere ugramıştır.
Mondros Mütarekesinden sonra, izcilik adına bazı çalışmalar başlamış ve bunlar kurtuluş savaşına kadar belli belirsiz sürmüştür. Müslüman ve Türk gençler sokakta düzenli yürüyen diger cemaat gençlerine özenerek kendi izci örgütlerini oluşturmaya koyuldular. Baba ogul Du Berry’ler Galatasaray’da bir izcilik kursu açtılar. Galatasaray mektep izci grubuna yaşları 10 ile 20 arasında 230 çocuk yazıldı. Yetimhanelerde, Beyaz ve Istanbul Erkek Lisesi (Sultanisi) de bu çalışmalarda yer almışlardı. Ama ilginç olan nokta buradaki çalışmaları, işgal kuvvetlerince askeri egitim olarak görülmesi ve denetlenmesidir (Toprak 1998: 19). Bize verilen bazı bilgilere göre özellikle Çanakkale ve Balıkesir civarlarında kurulmuş olan Izci teşkilatlarının bizzat bu savaşlara asker kalmadıgından askeri amaçla katıldıgı da ortaya çıkmıştır. Özellikle Balıkesir izci takımları savaşa dogrudan katılmışlardır.
Cumhuriyet Dönemi’nde Izciligin Gelişimi
Cumhuriyet döneminde, izcilik çalışmalarının belirleyici ögesi, ulusun savunması ve vatanın korunması olmuştur. Bütün izcilik kurumlarında, izcilerin savaş zamanında gerekirse silahını alıp cepheye koşacagı ya da geri hizmetlerdeki işleri yapacakları hedef olarak konmuştur. Türk ulusunun kazanacagı zaferlere katkıları vurgulanmıştır (Pura, 1935:13). Mili Mücadele sonrasında izcilik yeniden yapılandırılmıştır. Istanbul ve Anadolu’daki okullar izcilik şubelerini oluşturmuşlardır.1923’de TBMM hükümeti Istanbul Vilayeti Türk Izciler Ocagı Nizamname-i Esasini yayımladı. Mustafa Kemal Atatürk’ün koruması altında kurulan bu kurumda baş izcilige ise bizzat Atatürk getirilmiştir. 1 Mart 1923’de kurulan bu yeni izci örgütü 22 Mayıs 1923’de Ögretmen Okulunda ilk toplantısını yaptı.
Bu tarihten sonra izcilik çalışmalarının Cumhuriyet dönemi içinde ilk kez yasal egitim kurumları için ele alınması, Egitim Bakanlıgının bu konuya yer vermesi 15 Temmuz 1923 yılında toplanan, Birinci Heyet-i Ilmiye’ toplantılarında gerçekleşmiştir. Heyeti Ilmiye, genel kültürden, mesleki egitim verilmesine kadar birçok konuyu ele almış ve okullardaki sosyal etkinlikleri düzenlerken izcilige özel önem vermiştir. Izciligin okullarda özellikle sultanilerde kurulmasına ilişkin





yönetmeligin çıkarılmasında ilk atılımları yapmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi Maarif Vekaleti (Egitim Bakanlıgı) Sultani (lise)’lere ilişkin düzenlemede ilk kez sultanilerde izcilik birimlerinin oluşturulması ele alınmıştır (Yücel, 1938:20). 1923 yılı içinde toplanan Birinci Heyet-i Ilmiye Kararları” Sultani Izcilik Teşkilatı Esasiyesi” (Yönetmeligi) içinde ele alınmıştır. 1922’de kız ve erkek Sultanileri kız ve erkek idadileri için hazırlanan ders çizelgelerine Beden Egitimi dersi konmamış, fakat aynı yılın orta okul ders çizelgelerine birer saat Beden Egitim Dersi konmuş, olması, 1923 tarihli Heyet-i Ilmiye’nin gündeminde izciligin ele alınması bu etkinlige yer verildigini göstermektedir (Ergün, 1982:26-27, Cicilioglu, 1985). Özellikle 1922 yılında Kurtuluş Savaşının kazanılmasından sonra gelişen çagdaşlaşma hareketlerine paralel olarak Izcilik Ortası Kurulmuştur. Bu ortanın başkanlıgı egitim müdürlügüne verilmiş ancak, bu durum izciligin farklı ellere geçmesine ve ilginin azalmasına yol açmıştır. Bunu gören ilgililer, Cumhuriyetin kurulmasından sonra yasal temellerini oluşturmuşlardır. Birinci Heyet-i Ilmiye egitim tarihimiz açısından ulusal egitim anlayışının kurulması ve yürütülmesi için ilk çabaların gösterildigi geniş katılımlı bir oluşum olarak izcilige de katkıda bulunmuştur.
Izcilikle ilgili maddelerin Sultani’lerin kuruluş yönetmeligine konulmasında Galatasaray Lisesi müdürü Faik Bey ve Isveç’te beden egitimi konusunda yetişip ülkeye geri dönmüş olan Selim Sırrı Tarcan’ın çabalarını vurgulamakta yarar vardır. Çünkü Birinci Heyet-i Ilmiye Tutanaklarına bakıldıgında Galatasaray lisesi müdürü Faik Bey ve beden egitim ögretmeni Selim Sırrı Tarcan’ın ve Büyük Izci Ortası (adı verilmemiş) ına katılanlar içinde yer aldıklarını görüyoruz (BirinciHeyet-i Ilmiye Tutanakları). Heyet-i ilmiye toplantısında en çok önem verilen konulardan biri beden egitimi ve izcilik olmuştur. Bu etkinliklerin kurumsallaşması için komut öneriler verilmiş ve okulların bu konuya bilimsel yaklaşmaları gerektigi özellikle Selim Sırrı Tarcan ve Faik Bey tarafından vurgulanmıştır. Toplantının sonunda Beden Egitimi ve Izcilik Komisyonu önemli kararları içeren raporunu yayımlamış, bir izci ve keşşaf teşkilatı kurulması hakkında somut öneriler getirmiştir (Yücel, 1938:25, Unat, 1964:28-29). Atatürk bizzat Albay rütbesindeyken, Avrupa’daki izcilik çalışmalarını yakından görmüş ve izciligin önemi ve geregi üzerinde ayrıntılarıyla durmuştur. Izciligin çok


yönlü olan amaçlarını milli, insani, saglık ve egitim yönlerinden taşıdıgı degeri belirtmiştir (GSB. 1972:50).
Kurtuluş savaşından sonra kalkınma çabası içine giren ülkemizde, izcilik Cumhuriyetin ilk yıllarında duraklama dönemine girmiş ama Cumhuriyetin ilanından sonra Izciler ulusal bayramlarda ve geçit törenlerinde büyük sayılarla kendilerini göstermeleriyle tekrar canlanmıştır. 1927 yılından itibaren sayıları hızla artan izciler, 1935 yılında Milli Egitim Bakanlıgı bünyesinde 2773 sayılı kanun ile Beden Egitim ve Izcilik Müdürlügünün kurulmasıyla beraber hukuki olarak tanınmışlardır. Böylece izcilik belli kural ve ilkelere baglanmıştır. Girişilen hazırlık çalışmalarından sonra, bu çalışmaların ilk ürünleri ortaya çıkmış ve 1942 yılında izcilik gelişme yolunda yeni bir aşamaya ulaşmıştır. Orta dereceli okullarda birer “Izci Oymagı” kurulmuş eski izci oymakları kaldırılmıştır. Bakanlıgın verdigi bir emirle, okullarda izcilik çalışmaları için belli bir kıyafetin zorunlu olmaması da vurgulanmıştır. Izcilikte saglık, ahlak, yurt sevisi ve bilgisi yönünden gözetilen amaçlara yönelmek için 1943 Temmuzunda 12 çeşit izci oymagından 450 izci kampa çıkarılmıştır. Ögrenciler bu kamları şehirlerden uzak noktalarda ve çadır hayatında geçirmişlerdir. Kamplar 10 gün sürmüş, bu süre içinde izciler kamplara yakın köylere yaptıkları gezintilerle bilgiler edinmişlerdir (Ayas, 1948:553).
1928 tarih ve 1246 sayılı kanunun birinci maddesi geregince “Türkiye Cumhuriyetinde okullarda izcilik, keşşaflık, boyscoutluk veya diger herhangi isim ve unvan altında izcilik teşkilatının oluşturulması hakkı Türk vatandaşlarına aittir” maddesi ile izciligin oluşumu kanuni hükme baglanmış ve kanunun 2., 3. maddelerinde ilgili konular düzenlenmiştir.” Kuruluşu Osmanlı devletine uzanan izcilikle ilgili ilk çalışmalar askeri liderlerin öncülügünde gerçekleşmiştir. Ilk izci lider yetiştirme kursu, 24 Nisan 1914 yılında açılmıştır. Haziran 1914’de açılan kursa 260 kişi katılmış, 26 Temmuz 1914 tarihinde Istanbul/Kilyosta ilk izci kampı açılmıştır. Cumhuriyetle birlikte, izcilik çalışmaları Milli Egitim Bakanlıgı (Daha önceki adıyla Egitim Bakanlıgı) içerisinde sürdürmüştür. 1947 yılında ilk resmi yurt dışı çalışması Fransa Massion Jamboriesinde gerçekleştirilmiştir. 1 Aralık 1950 tarihinde Dünya Izcilik Teşkilatına üyelik işlemlerimiz kabul edilmiştir. 1980 sonrasında çalışmalar aksaklıga ugramış, 1983 yılında Gençlik ve Spor Bakanlıgı ile Milli Egitim





Bakanlıgının birleştirilmesi ile kurulan “ Milli Egitim Gençlik ve Spor Bakanlıgı” döneminde izcilik çalışmaları farklı boyut kazanmış, izcilik çalışmaları örgün ve yaygın ögretim kurumlarına indirgenmiş, 1990 yılında Milli Egitim Bakanlıgı içinde “Okul içi Beden Egitimi Spor ve Izcilik Dairesi” kurulmuş, Başbakanlık Genel Müdürlügü içinde de Izcilik Federasyonu kurulmuş, örgün ögretimin yanısıra üniversitelerde izcilik çalışmalarının yürütülmesi amaçlanmıştır (MEBb, 1995:23).
Cumhuriyet döneminde izciligin amaçlarından birisi de okulun duvarları içine sıkışmış olan ögrencileri, bulundukları ortamdan dışarı çıkararak, dogayı tanıtmak ve buralardaki hayatı göstermek ve onları dogayla içiçe getirmek önemli bir hedef olmuştur.
Izciligin hedefleri şu ana başlıklar altında toplanmıştır,
1.    Bıktırmayan, bilinçli, ahlak disiplini içinde, saglam bir karakter geliştirmek ve çocuklara sorumluluk kazandırmak,
2.    Bireylere beceri kazandırmak, düşünce sahibi olmalarına yardımcı olmak, tartışma ve eleştirel düşünmelerini saglamak,
3.    Saglık, enerji, dayanıklılık ve yaşama sevincini aşılamak,
4.    Toplumu sevmeyi ve ona hizmet etmeyi ögretmek,
5.    Ideal sahibi yapmak,
6.    Mücadeleye alıştırmak,
7.    Disiplinli hale getirmek,
8.    Çocugu bugünle beraber yarına da hazırlamak, herhangi bir durumda yurt savunmasını başaracak güç sahibi yapmaktır.
Bu hedeflere bakıldıgında, Cumhuriyetin ilk yıllarından II. Dünya savaşı yılları da dahil olmak üzere, izcilikte hedeflenen olgunun, bireyleri aynı zamanda yurt savunmasına hazırlamak ve onları bu konularda bilinçli hale getirmek oldugu ortaya çıkacaktır. Örnegin M. Kemal Atatürk izciligin önemini, yayılması gerekliligini ve amacını şu sözleriyle açıklamakta; “Yurt savunması bakımından da hayli önemli olan izcilik, ferdi ve milli egitim bakımlarından da o nispette önemlidir. Bütün hükümetlerde, izcilik teşkilatı birbiri ile adeta yarışırcasına yayılmakta, genişlemekte ve


mensuplarını fikren, ahlaken, ilmen ve beden yetiştirmektedir” (MEBa, Yılı Belirtilmemiş, :v).
Başbakan Ismet Inönü, 1934’e 23 Nisan kutlamalarında izcilere şu görevleri veriyor; dogru sözlü, temiz, yürekli, vatan için kahraman ve fedakar, çalışkan ve bilgili olmaya çalışınız. Ancak bu ahlakla ve vatan için canınızı feda etmek ülküsü ile birbirinizi severek Türk adını göklerde tutabilirsiziniz” Aynı törende Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’ın verdigi demeç de izcilik konusuna bakışı aydınlatmaktadır. 23 Nisan törenlerinde geçen izcilere hitaben izci liderlerine şunları söylemiştir; “ .. düzen ve mükemmeliyetin ayrıcı dışarıda subayları selamlamaları gibi askerlik sevgisine dayanan güzel bir duruma yol açması, Milli Egitim Bakanlıgı Beden Egitimi bölümünün askerlik bilgi ve sevgisini ögrencilere aşıladıklarını ortaya çıkarmaktadır. Bu nedenle, Genel Kurmay’ın kutlama ve teşekkürlerini sunarım...” Görüldügü gibi savaş yıllarının getirdigi sıkıntılar ve daha ileri yıllarda çıkabilecek olan diger savaşları önleme konusunda izcilik kurumu da göz önünde tutulmaktaydı. Zaten izciligin parolasına baktıgımız da bunu görmek olasıdır “Daima Hazır!”. Buradaki temel ilke, nasıl hareket edip, ulus için nasıl yararlı olabilirim gerektigini göstermektir.
Sonuç
Türk egitim sisteminde, Cumhuriyet rejiminden daha eski bir yere sahip olan, izciligin doguşu ve gelişimi göz önünde bulunduruldugunda temellerinin saglam atılmış oldugu ortaya çıkmaktadır. Osmanlı Devletine kadar tarihi uzanan izcilik, kuşkusuz çıkış yeri Ingiltere olmasına karşılık, aynı yıllarda Avrupa’da egitim görmüş ve ülkeye dönmüş olan asker ve sivil kökenli aydınlarca ülkemizde de kurumsallaştırılmıştır. Izcilik etkinlikleri, diger toplumsal etkinliklere göre, askeri bir yönü olması nedeniyle gerek devlet adamları gerekse askerler tarafından kolay kabul görmüştür. Özellikle II. Meşrutiyet Devrinde, Ittihat ve Terakki Cemiyeti üyesi olan subayların bu tür egitimi, ülkenin güvenligini göz önüne alarak vurguladıkları açıktır. Fakat, her alanda oldugu gibi izcilik alanında da gelişmeler, Osmanlı Devletinin son yıllarındaki savaşlar ve karışıklıklar nedeniyle geri kalmıştır. Çünkü gerek Balkan Savaşları, gerekse I. Dünya Savaşı bu tür etkinliklerden çok dikkati savaş konusuna çekmiş, nüfusun büyük bir kısmı savaşa gitmiştir.





Cumhuriyet dönemi ise izciligin, usta çırak ilişkisinden uzaklaştırarak, artık kurumsal bir yapıya oturtma çabalarının somutlaştıgı dönemdir. Cumhuriyeti kuran kadroların hemen hepsi dönemin özelligi geregi, askeri egitime ve askeri egitimin temeli olarak gördükleri izcilik egitimine önem vermiş ve kendileri bizzat kurumsal yapılanma için öncü olmuşlardır. Cumhuriyet dönemi egitiminin politika ve uygulamalarının oluşturulmasında önemli olan Heyet-i Ilmiye toplantılarının ilkinde izcilige atıf yapılması ve izcilik       yönetmeliginin      hazırlanmasının vurgulanması, Cumhuriyet’in izcilige verdigi önemin bir göstergesidir. Izcilik çalışmaları Cumhuriyet dönemi içinde farklı kurum ya da kuruluşlara baglı olarak sürdürülmesine karşılık, gelişimi durmamış ve kamp ve uluslar arası çalışmalarla dünya izciligi içinde de önemli yer edinmiştir. Hem bilimsel hem de kurumsal yapısını gerçekleştirebilmiş bu kurumun daha iyi duruma gelebilmesi için yapısal ve örgütsel desteklerin sürdürülmesi, ülke çapında daha yogun etkinlikler yapılması gereklidir.
KAYNAKLAR
Akyüz, Y. (2001). Türk Egitim Tarihi (Başlangıçtan 2001’e). Alfa Yayınları, Istanbul.
Aşir, B.V. (1939). “ Türk Izcilik Tarihine Kısa Bir Bakış” Türk Spor Kurumu Dergisi, S.76, Ankara.
Ayas, N. (1948). Türkiye Cumhuriyeti Milli Egitimi, (Kuruluşlar ve Tarihçeler), Milli Egitim Basımevi, Ankara.
Baden, P. (1342). Izcilik (Çev. M.Rahmi), Istanbul. Balcıoglu, M. (1992). “Osmanlı Genç Dernekleri”
Türk Kültürü, ?ubat, Sayı:346, ss. 98. Ankara.
Cicilioglu, H. (1985). Türkiye Cumhuriyetinde Ilk ve Orta Ögretim (Tarihi Gelişim). Ankara Üniversitesi Egitim Bilimleri Fakültesi Yayınları No: 140; Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara.


Ergün, M (1982). Atatürk Devri Türk Egitimi, Ankara Üniversitesi, DTCF Yayınları; No:324, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara.
GSB. (1974). VII. Avrupa Izcilik Genel Kurulu Raporları, Başbakanlık Basımevi, Istanbul.
Güven, I. (2001). Osmanlı Egitiminin Batılılaşma Evreleri, Siyasal Kitapevi Yayınları, Ankara.
Haydaroglu,           P.I.           (1990).           Osmanlı Imparatorlugu’nda Yabancı Okullar, Kültür Bakanlıgı/1202 Kaynak Eserler 47, Kültür Bakanlıgı Yayınları, Ankara.
Izci Ahmet, (1930). Türk Izci Teşkilatı, Muallim Ahmet Halit Kitaphanesi, Istanbul.
Izcinin     El     Kitabı            Internet kaynakları, http/www.izci.com
Köstüklü, N. (2001). Kazım Karabekir ve Egitim,
Çizgi Kitabevi Yayınları, Konya.
MEBa (Yıl Belirtilmemiş). Izciler Depremde, Mesleki ve Teknik Açık ögretim Okulu Matbaası, Ankara.
MEBb (1995). Liderlik Temel Kursu Kılavuz Kitabı, Milli Egitim Bakanlıgı Yayınları, Ankara.
Pura, F. (1939). Bizde ve Dünyada Izcilik.
Aleaddin Kıralı Basımevi, Ankara, Istanbul.
Rahmi (Bazı Kaynaklarda Raif Geçiyor), M (1333) (1914). Izci Rehberi, Zerafet Matbaası, Istanbul.
TBMM 1923 Tarihli Birinci Heyet-i Ilmiye Toplantısı Tutanak ve Kararları.
Toprak, Z. (1998). “Meşrutiyet ve Mütareke Yıllarında Türkiye’de Izcilik” Toplumsal Tarih Dergisi, Istanbul, Nisan, Sayı 52, ss. 13-20.
Unat, F.R. (1964). Türkiye Egitim Sisteminin Gelişmesine Tarihi Bir Bakış, MEB Yayınları, Milli Egitim Basımevi, Ankara.
Yücel, H.A. (1938). Türkiye’de Ortaögretim,
I.Basım, Devlet Basımevi, Istanbul.